23 Şubat 2011 Çarşamba

Hindistan’ın ‘Geline ait Mistisizm’ Geleneği: Transandantal Erotik Aşk


Hindistan‘ın Kültürel Mirası

Hindistan’da aşk kavramı çok yüceltilir. Bu Sanskrit edebiyatında fazlaca bulunan efsanevi aşk hikayelerinin çeşitliliğinden bellidir ki, bu edebiyat heyecan verici aşk öykülerinin birikmiş en zengin hazinelerinden şüphesiz biridir. Hindu tarih ve folklorunda klasik aşk efsaneleri içerik açısından hem tutkulu hem de duygusaldır; içimizdeki romantik aşka hitap ederler. Bu öyküler hayallerimizi geliştirip duygularımızı meşgul eder, bizi eğlendirirler. Ama bu efsanevi aşkların hiç biri sıradan ya da bu dünyaya ait aşklar değil; tamamen mistik ve ebedidir.

“Geline ait Mistisizm”:Transandantal Erotik Aşk

Ezoterik Öğretimin yolu Bhagavad-gita’dan tanıdığımız Şri Krişna’dan başlar ve günümüze kadar devam eder. ‘Geline Ait Aşk’ yolunun böyle benzersiz ve ilginç olmasının nedeni onun Bhagavan (en yüksek varlık) ile bu türden bir aşk duygusunu kabul edip anlayan ve geliştiren tek var olan gizemli okul olmasıdır.

“Geline ait aşk “evlilikle ilgili veya evli kişilerin ilişkileri” anlamına gelir. Ama bizim en üstün aşık Krişna’ya has evlilik aşkı tanımımız çok daha geniştir çünkü Krişna gopiler (inek-güden çoban genç kızlar) ile de cilveleşir. Bu Krişna’nın ahlaksız olduğu anlamına mı gelir? Hayır, çünkü Tanrı ne yaparsa yapsın o ahlakın özünü oluşturur. O kendi yarattıkları ve enerjilerini kontrol etme, onların zevkini çıkarma hakkına koşulsuz sahiptir. Belki daha doğru bir terim ‘transandantal erotik aşk’ olacaktır. Ama bizim ruhsal öğretmenlerimiz ‘nikaha ait aşk’ terimini kullanırlar bu yüzden uygunluk açısından biz de bu terimi kullanacağız.

Hindu Tarih ve Folkloruna Dayanan Ezoterik Aşk Efsaneleri: Radha ile Krişna

Radha-Krişna aşkı tüm zamanların bir aşk efsanesidir. Bhagavad-gita’dan tanıdığımız Krişna’nın ‘gopiler’ (inek-güden kızlar) arasında en sevdiği Radha ile ilişkisi çeşitli sanat formlarında erkek ve kadın aşkı için bir model olarak hizmet verir ve 16. yüzyıldan bu yana Kuzey Hindistan resimlerinde göze çarpacak surette bir motif olarak görünür. Radha’nın alegorik aşkı Govinda Das, Çeytanya Mahaprabhu ve Jayadeva’nın (Gita Govinda’nın yazarı) önemli bazı Bengalce şiirsel eserlerde de ifadesini bulmuştur.

Krişna'nın gopiler ile cilveleşmeleri Tanrı ve insan ruhu arasındaki sevgi dolu etkileşimin bir simgesi olarak yorumlanmıştır. Radha'nın Krişna için olan son derece coşkulu sevgisi ve onların ilişkileri çoğu kez ilahi olan ile buluşma arayışı olarak yorumlanır. Bu tür bir aşk Vaişnavizm içinde adanmışlığın en yüksek şeklidir ve karı-koca ya da aşık-sevgili arasındaki bağı sembolik olarak temsil eder.

Krişna Vrindavan’ın çobanları arasında yaşadığında, Vrinşabhanu kızı Radha hayatının bu döneminde Krişna’nın sevgilisi oldu. Çocukluğundan beri onlar birbirine yakındılar – birlikte oynadı, dans etti ve büyüdüler; sonsuza kadar birlikte olmak istediler, ama dünya onları ayırdı. Krişna gerçeğin erdemini korumak üzere yola çıktı; düşmanlarını yenilgiye uğrattı, kral oldu ve evrenin efendisi olarak ona tapınıldı. Radha da onu bekledi. Krişna kraliçelerle evlendi, aile kurdu, büyük savaşlara katıldı ve Radha hâlâ bekledi. Radha Krişna’yı öylesine büyük bir aşkla sevdi ki bugün bile Krişna’dan söz edildiğinde onun adı dile getirilir; Krişna ibadetinin Radha yüceltmeksizin eksik olduğu düşünülür.

Bir gün bu en çok konuşulan iki aşık tekrar bir araya geldi. Hintli bir derviş Suradasa Radha-Krişna şarkılarında onların bu buluşmalarının şehvet dolu hazzını anlatır. Bu buluşmada milyonlarca gopinin ortasında Radha-Krişna dans eder ve Krişna kendini çoğaltarak her gopiyle de ayrı ayrı dans eder. Aziz Vyasa bunu ‘Rasa Dansı’ olarak isimlendirir. Çağdan çağa bu unutulmayan aşk teması hem şair, resam, müzisyenleri hem de tüm Krişna adanmışlarının zihinlerini işgal eder.

Trasandantal erotizim Krişna ile Radha arasındaki aşkta kendini en yoğun derecede ortaya koyar ki erotizme rağmen bu aşk dünyevi değil transandataldır. Bencil arzunun (kama) hakim olduğu kirli bir dünyevi aşkın tam tersine Radha ve Krişna arasındaki bu erotik aşk ve cazibe 'saf aşk' (Prema) dır. Onların aşkı kama (şehvet) gibi görünür ama Prema dır. Bu aşkta hiçbir kişisel arzu yoktur. Gopiler sadece Krişna’yı mutlu etmek isterler. Onlar “biz Krişna ne isterse onu yaparız”' der. “Eğer sen bizlersiz mutluysan biz her hangi bir sorun yaratmak isteyeyiz”. Bu tür bir aşkta ne bir kişisel talep ne de bir kıskançlıkla vardır. Bu Prema Krişna’ya tam bir özgürlük verir.

Krişna tekrar tekrar evrenleri yaratan, devam ettiren ve yok den yüce Rab dır. Krişna’nın 'canlandırıcı gücü: sayesinde evrenlerin tecelli ettiği Radha dır. Onlar birleşik olmasına rağmen, yine de farklıdırlar. Nitekim 'iktidarın sahibi' (şaktiman) Rab ile Rabbin gücü Radha (şakti) arasındaki ilişki - ve hatta adanmış ile Rab arasındaki ilişki - 'kimlikte akıl almaz eşzamanlı fark ve aynılık’ (açintya-bhedabheda) felsefesi olarak karakterize edilir.

7 Şubat 2011 Pazartesi

Ruhu Özgürlüğe Kavuşturan Dans: Odissi Klasik Hint Dansı


Dünyanın en eski dansı Odissi, klasik bir Hint dansıdır. Ayrıca da bir yoga şeklidir. Bu dans formu Doğu Hindistan’ın Orissa eyaletinden - özellikle Puri şehrinden - ve bu şehirin merkezi Rab Jagannatha tapınağından gelir. Hint-Sanskrit
klasik dans ve müzik kuramı bilge bir kişi olan Hint müzikoloğu Bharata’nın yaklaşık M.Ö. 400 ila M.Ö. 200 tarihli Natya Şastra’sında (eski Hint tiyatro ve sahne sanatı üzerine teorik bir tez ) bulunur. Bharata Hint dans, müzik ve tiyatro doğasını tanımlamada etkili olan bir dizi rasa ya da ruh hallerini / duyguları da özetler.

Odissi dansı birkaç bin yıldır tapınaklara bağlı oldup özel, yüksek eğitimli ve saygın genç kız dansçılar tarafından muhafa- za edilmiştir. Bu dansçılara yerel olarak mahariler ya da deva-dasi (Bhakti-yoga ya da Krişna’ya adanmışlık hizmetinin felsefesini oyunlaştırmak için yetiştirilmiş profesyonelce dans eden ve şarkı söyleyen genç kızlar) denir. Danslar bu kızlar tarafından ritüeller göre tapınağın girilmesi yasak özel odasında yapılırdı. Natya Şastra bu tür dans formunu desi (sadece eğlendirici) formların aksine margi, ya da ruh-özgürleştirici dans, olarak sınıflandırır. Erkek dansçılarsa dini bayramlar sırasında büyük halk kitleleri için tapınaklar dışında dans ederlerdi. Şu anda Odissi geleneksel ve dini bayramlar vesilesiyle tüm dünya sahnelerinde yapılır.

Kesinlikle zengin tarih ve gelenekle dolu bir dans tarzıdır; güzelliği bu dünyadaki hiçbir şeyle kıyaslanamaz. Odissi çok yumuşak, lirik ve akıcı; aynı zamanda da dinamiktir. Güzellik dolu pozlar bize Hint heykellerini anımsatır.

Hint klasik danslarının çok önemli bir özelliği sanatçılar tarafından bir hikaye anlatmak ve nesneler, hava, doğa ve duygu gibi bazı kavramların göstermek için bir işaret dili gibi kullanılan mudra ya da özel bir anlam taşıyan el jestleridir. Birçok klasik danscılar dans formunun ayrılmaz bir parçası olarak yüz ifadelerini de yer verir.

Odissi dansında aynı diğer Hint klasik danslarında olduğu gibi iki kategori var:
1) Nritta: güzel hareketler ve heykelsel pozlarla dolu saf, soyut dans.
2) Nritya: Radha-Krişna, Şiva, Ganeş hakkında eski kutsal kitaplardan öyküler anlatan ifadelerle dans. Müzik çeşitli raga (ezgi dizesi) ve tala (ritim) halinde klasiktir.

www.odissi.pl