2 Mart 2011 Çarşamba

Şiva Ratri: Rab Şiva görünümünün günü



Bir zamanlar, büyük bilge Narada Müni Rab Şiva’nın yurduna gitti ve “Sen Yüce Tanrı Krişna’ya çok yakın ve O’nun için çok değerlisin. Sadece bu kadar değil, aynı zamanda da sen Krişna'nın tezahürüsün; O'dan farksızsın. Sen kurtuluş ve Krişna için transandantal aşkın nadir mücevherini de (Krişna-Prema) verebilirsin," diyerek onu yüceltmeye başladı.

Narada’nın çeşitli şekillerde onu yüceltmesini işittiğinde Rab Şiva kızdı ve Senin beni yüceltmen yanlıştır. Ben Şri Krişna için hiç değerli değilim,” dedi. Rab Şiva aslında Şri Krişna için en degerli olandır, bu nedenle Krişna ona kimseye veremeyeceği hizmeti verebilir. Yarıtanrılar ve iblisler ölümsüzlük nektarı elde edebilmek için Süt Okyanusu’nu çalkaladıklarında, çıkarılan ilk madde tüm dünyayı yakan güçlü ve tehlikeli bir zehir oldu. Yarıtanrılar Şri Krişna’ya başvurdu ve O da zehiri içmesini Rab Şiva’dan rica etmelerini onlara tavsiye etti. Böylece onlar Rab Şiva’ya ibadet edip "Lütfen, bizi kurtar! Sadece sen bizi koruyabilirsin!” diye dua ettiler. Rab Şiva zehiri toparladı ve ağzına aldı, ama "Rab Krişna kalbimin içinde. Zehir O'nu etkileyecektir" diye düşünerek o zehiri yutmaktan çekindi. O nedenle, zehiri boğazında muhafaza etti ki bu boynunu yaktı; boynu mavi renge döndü.

Samimi bir alçakğönülülük içinde, Rab Şiva "Ben, O'nun sevgili bir adanmışı olmak istiyorum, ancak ben aslında öyle birisi değilim. Sen de biliyorsun ki ben her zaman mezar alanlarındaki külleri ve kafatası çelenklerini giyerim. Benim tüm akranlarım hayaletler ve cadılar, bu yüzden ben Krişna'nın sevgili bir adanmışı olmak için nitelikli biri değilim. Eğer ben O'nun için çok değerliysem, neden O evreni yok etmenin korkunç işlevinde bana cehalet haliyle meşgul olmam için emir verdi? Eğer ben O'nun merhametini alabilecek büyük bir kişiysem, neden O Şankaraçarya olmam ve O'nun alehinde bir felsefeyi vaaz etmem için bana emretti?” diye Narada’ya sordu.

Aslında, o başka türlü ifade etmesine rağmen, Şiva Krişna için çok değerli olduğu içindir ki Krişna onun Şankaraçarya olarak belirmesinin zorlu görevini ona verebildi. Birçok insan, "Bizim Tanrı’ya ibadettimizin tek sebebi, O bizden hoşnut kalacak ve tüm dünyevi arzularımızı tatmin edecek" diye düşünerek Yüce Tanrı’ya sadece kendi bencil amaçlarını yerine getirmesi için ibadet etmekteydiler. Onlar sadece onların tüm ihtiyaçlarını hızla düzenleyeceğinden O'na ibadet ettiler; O'nu memnun etmek için değil. Rab Krişna "Bu çok tehlikeli" diye düşündü. Rab Şiva’yı çağırdı ve ona şu talimatları verdi: “Bu tür yalancı adanmışlar büyük rahatsızlıklar yaratacak, bu yüzden onları benden uzakta tut. 'Brahma satyam jagan mithya - Mutlak hakikidir, bu dünya da yanlıştır' diye öğreten bir felsefe oluştur. ‘Bütün ruhlar Şiva dır; bütün ruhlar Brahma dır; hepsi birdir. Siz brahma, gayrişahsi Mutlaksınız.
Herhangi bir başka Tanrı’ya ibadet etmeye gerek yok; siz Yüce Tanrı’sınız’ diye vaaz vermelisin.”

İsteksiz bir şekilde Rab Şiva “Lütfen, bir başkasına bunu yapmasını söylebilir misin? Ben bu hizmet için nitelikli değilim," diye Krişna'ya söyledi. Krişna da “Hayır, sen bunu yapmak zorundasın. Tüm dünyada, Ben senin dışında başka yetenekli hiçbir kimseyi göremiyorum,” diye yanıtladı.

Utanç içinde Rab Şiva, Narada’ya söyle söyledi: "Sonunda ben O'nun emrini izlenmek için anlaşmaya varmak zorunda kaldım. Şankaraçarya olarak belirerek ben her yerde, 'Siz Brahmasınız, siz Brahmasınız, siz gayrişahsi Brahmasınız. Tüm dünya yanlıştır' diye vaaz verdim. O kadar çok pişmanlık duyuyorum ki bundan. Ben bu kadar çok insanın Rab Krişna’ya karşı olmasına sebep olarak büyük bir suç işlemiş olduğumu biliyorum. Yine de, O’nun emri yerine getirmek için bu doktrini yaydım. O'nun bazen bana verdiği bu tür emirler benim O’nun için değerli olmadığım gerçeğinin bir ispatıdır. "

Dolandırıcıları Dolandırıyor

Rab Şiva Narada’ya Rab Krişna’nin düşmanlarına veridiği kutsamalarından dolayı duyduğu üzüntüyü de dile getirdi. Rabbin’in arzularını yerine getirmek için, o Ravana, Virkasura, Salva ve Jayadratha gibi iblislere kutsama vermiş ve böylece o görünüşte Krişna ve Krişna-bhakti’ye karşı çıkmış pek çok faaliyet gerçekleştirmişti.

Narada Muni söyle dedi: “Efendim, lütfen beni yanıltmaya kalkmayın. Yaptığın ne olursa olsun tüm varlıkların yararına Rab Krişna’yı hoşnut etmek ve O’nun meşğalelerinde O'na yardımcı olmak olduğunu biliyorum. Birçok kez O'nun düşmanlarına kutsama verdiğini bana söyledin. Biliyorum ki hem O’nun düşmanları hem de O'nun sadık kuzenleri, Pandavalar’ın düşmanları kötü motive edilmiş kutsamalar için sana ibadet ediyorlar. Ben bu kutsamaları onlara bahşetmiş olduğunu da biliyorum. Ancak bu kutsamalar kusursuz değil; onların her zaman bazı kaçamak noktası vardır. Aslında, sen Rab Krişna’yı hoşnut etmek için bu yararlanan kişileri dolandırırsın. Sen şüphesiz O'nun sevgili bir dostusun.” Şiva ve Narada bazı tarihsel olayların üzere görüşmeye devam ettiler ki, bu olaylar Şiva’ya göre, onun Krişna için değerli olmadığını, ama Narada’ya göre de bunun aksini kanıtlıyordu.

Bir Kaçamak Noktası

Büyük Mahabharata destanı, Rab Şiva’dan böyle zeki bir kutsama alan birçok şeytandan biri olan Kral Jayadratha’dan bahseder. Beş Pandava kardeşlerin amca çocuğu Duryodhana, kız kardeşi Dushala’yı Kral Jayadratha evlilik için vermişti. Bu nedenle kral da Pandavalar’ın bir damadı gibi olmuştu. Bir zamanlar, Jayadratha onu kendi karısı yapmayı şiddetle arzulayarak Pandavalar’ın karısı Draupadi’yi kaçırmaya çalıştı. At arabasının üzerine zorla onu oturtmaya çalışırken, o ağlayarak ”Ben Pandavalar’ın eşiyim. Onlar seni yakalarsa, cezalandırır ve seni öldürür!" diye ona tembih etti.

Jayadratha'nın kibri bunu işitmesine engel oldu. Onu kaçırmaya devam etti. Bu arada, bilge Narada Pandavalar’a yaklaşıp, "Ah, ben Jayadratha Draupadi’yi götürken gördüm. O ağlıyordu!" diye onları bilgilendirdi. Pandavalar’dan Bhima ve Arjuna, hemen Jayadratha’nın arkasından kovaladı. Bhima at arabasına atladı ve Jayadratha’nın atlarından daha da hızlı koştu. Sonra yay ve ok ile Arjuna Jayadratha’nın at arabasını çevreliyen bir yangın oluşturdu ve böylece onu yakalayıp hareketsiz hale getirdi. Ciddi bir şekilde Bhima tarafından dövülüp Arjuna tarafından tutuklanan Jayadratha’yı arabasına bağlıyıp Yudhişthira Maharaja’nın Draupadi ile kalıyor olduğu yere götürüldüler. Bhima ve Arjuna onların yaşça büyük saygın ağabeyileri Yudhişthira ile konuştu. Bhima ona, “Ben Jayadratha öldürmek istiyorum. Lütfen onu öldürmem için bana emir ver” dedi. Arjuna da Bhima’yı destekleyerek, “Jayadratha iğrenç bir hareket yaptı o yüzden öldürülmesi gerekir," dedi. Kral Yudhisthira da, “Suç Draupadi’ye karşı işlenmiştir. Biz durumu ona sorup o bize ne emir verirse onu yapacağız," diye yanıtladı.

Jayadratha Draupadi’nin ayağına getirildiğinde, o merhametle kocalarına şöyle söyledi: “Onu öldürmeyin; affedin. O bizim kayınbiraderimiz. Onu öldürme durumunda, kuzen kiz kardeşimiz dul kalacak ve hayatının geri kalanı kısmını ağlayaraka geçirecek." Bunun üzerine Bhima ve Arjuna Rab Krişna’ya başvurdu: "Ne yapmalıyız? Biz Jayadratha öldürmek için ant içtik ve şimdi de Draupadi onu affetmemizi bizden istiyor.” Krişna da, “Onurlandırılmış biri için onursuzluk ölümden beterdir," diye cevap verdi.

Bunun üzerine Arjuna, Kral Jayadratha başını traş ederek saçında beş yama bıraktı; diğer tarafı tıraşsız bırakarak, yüzünün bir tarafını tıraş etti. Jayadratha kendisini aşağılanmış olarak hissetti. Bhima ve Arjuna tarafından serbest bırakıldıktan sonra o kendi kendine ‘öldürülseydim daha iyi olurdu’ dedi. "Ben bir şekilde intikam alacağım," diye düşündü. Bu düşünceyle, o Himalayalar’daki Gangotri’ye gitti ve Rab Şiva’yı hoşnut etmek için şiddetli kefaret tiplerini uygulamaya girişti.

Birkaç ay sonra, tüm gıda, su ve bedensel faaliyetlerden vazgeçti ve ölümün eşiğine geldi. Bu noktada Rab Şiva onun önüne geldi ve çileleri sonucu ne nimet istediğini ona sordu. Jayadratha da, “Ben Pandavalardan intikam almak istiyorun. Ben onları yenilgiye uğratıp hepsini öldürmek istiyorum," dedi. Rab Şiva da şöyle söyledi: "Sen Pandavaları yenilgiye uğrata bilirsin, ama sadece Yudiştir, Bhima, Nakula ve Sahadeva; Arjuna’yı değil.” “Eğer sen beni bunun için tam kutsayamıyacaksan öyleyse bunun yerine ne Arjuna ne de bir başkasının beni öldürmesi mümkün olsun," dedi Jayadratha. Sonra Rab Şiva da yanıtladı:"Sana şunu bahsedebilirim: Eğer başın uçurulur ve yere de düşerse, buna neden olan kişi hemen ölecek. Senin hayatın kurtulacak ve başın tekrar vücudunla birleşecek. Sen belki binlerce kez 'öldürüleceksin', ama ölmeyeceksin. Diğer taraftan, kopmuş kafan babanın eline düşer ve o da onu yere atarsa o zaman sen öleceksin.” Babam bunu asla yapmaz," diye düşünerek Jayadratha bu durumdan memnun oldu.

Kurukşetra savaşı başladığında, Jayadratha Pandavalar’ın düşmanı olan, Duryodhana yanında yer aldı. Savaş sırasında bir akşam, güneş batarıyorken, Jayadratha babası dua etmeye ve Güneş-tanrısına su sunmaya tamamen kendisini vermişti. Arjuna bu elverişli anı gördü. Bir okun becerili bir şekilde atılmasıyla, Jayadratha’nın kafasını uçurdu ve onun kopmuş başı meditasyon yapan babasının eline düştü. Şaşkın ve düşünmeden Jayadratha’nın babası da o kafayı yere attı. Daha sonra, o "O ıslak şeyde ne idi?" diye gözlerini açarak, bağırdı. Biraz önce oğlunun başını atmış olduğunu görünce, “Ah, oğlum! Ah, oğlum! Şimdi sen öldün!” diye ağlamaya başladı.

Zeki Kutsama

Krişna’yı kıskanarak ve Onu yok etmek için gerekli olan gücü elde etme arzuyla, iblis Salva da Rab Şiva’ya sığındı. O ciddi bir şekilde çile doldurup günlük bir avuçtan daha fazla kül yemedi. Bir yıl sonra, Rab Şiva ondan memnun kaldı ve ‘dile benden ne dilersin’ diye ona sordu. Salva da ona ‘Keşke bir uçağım olsa da bu uçak ben ne arzu ediyorsam onu yapsa; aklım tarafından çalışsa. Benim arzumla ya cennete ya da arzu ettiğim yere gitse. Yaz aylarında bu uçak klimalı olmalıdır. Sadece iki adam varsa iki sandalye olmalı, eğer ben yüzbinlerce insan ile seyahat etmek istersem, o kadar çok sayıda koltuk tezahür etmeli. Mekanik bir zorluk nedeniyle bozulma asla olmamalı ve silahları tüm çeşitleri ile donatılmış olmalıdır. Yadu’lar için tehlikeli ve korkutucu olmalıdır,” diye yalvardı.

Rab Şiva da bunu kabul etti ve Salva iblis Dvaraka’nın yardımıyla Rab Krişna'nın meskenini yok etmeye başlayan mistik bir uçak üretti. Salva şahsen yukarıdan ve askerleri de yerden saldırdı. Pradyumna başkanlığındaki Yadu hanedanının savaşçıları Salva ve ordusu ile savaştı, ancak onu yenmek olanaksızdı. Nihayet, Rab Krişna şahsen, savaş alanında belirdi. Salva tarafından sergilenen bir çok mistik gösteriden ve iki tarafında çok yoğun bir savaşından sonra, Rab diskini aldıp iblisin kafasını kesti ve ona kurtuluş verdi.

Bu şekilde, Rab Krişna'nın düşmanları Rab Şiva tarafından verilen kutsamaların her zaman bir zayıf noktası (bir kaçamak noktası) vardır. Rab Şiva son derece zeki, ve her zaman Rabbi, Sri Krişna’ya hizmet vermektedir. Narada bu gerçeği bildiği için Rab Şiva'nin övgüsünü duyurmak istedi. Şiva Krişna için çok degerli ve O'ndan farklı değildir. O, Krişna en büyük adanmışı olduğu için her zaman, onu onurlandırmaya çalışmalıyız.

["Ganga tüm nehirlerin en büyüğü olduğu gibi, Rab Açyuta (Krişna’nın bir başka ismi) tanrılar arasında en üstün ve Rab Şambu (Şiva) da Vaişnava'ların (Krişna’ya ibadet edenler) en büyüğü, bu yüzden Şrimad-Bhagavatam tüm Puranalar en büyüğüdür." (Şrimad-Bhagavatam 12.13.16)]

Şiva İlkesi

Şiva ilkesi - Şiva-tattva - son derece karmaşıktır. Rab Brahma her zaman bir jiva (sınırlı bir ruh) olduğu için Brahma ilkesi o kadar karmaşık değildir. Bazen, hiç bir nitelikli jiva yokken, Rab Vişnu (Krişna’nın açılımı) şahsen nadirde olsa, Brahma görevini alır. Rab Şiva için bu farklıdır çünkü o sınırlı bir ruh değildir. Sekiz maddesel örtüyü geçip Viraja’yı (maddi dünya ve manevi dünya bölen nehir) ve Rab Brahma’nın (en yüksek maddi gezegen) gezegenini de geçtikten sonra, Şiva’nın gezegenine gelir. O orada Sadaşiva yani Rab Vişnu’nun bir tezahürü olarak bilinir.

Şiva-tattva yoğurt ve süt benzetmesi örneğinden anlaşılabilir. Yoğurt sütün bir dönüşümünden başka bir şey değildir. Süt yoğurt olabilir, ama yoğurt süt olamaz. Bu benzetme Şri Brahma-Samhita bulunur ve Şrila Jiva Gosvami'nin yorumunda aydınlatılmıştır: "Sütün dönüştürücü bir madde ile temas sonucu yoğurda dönüşmesi gibi, Şri Govinda, Rab Şri Krişna, aynı şekilde özel bir amacı gerçekleştirmek için Şambhu (Şiva) şeklinde belirir. Yoğurt örneği aslında neden ve sonuç fikrini iletmek için verilmiş; dönüşüm fikri için değil. Şri Krişna gerçekliktir ve dönüştürülmesi olanaksızdır. Bu yüzden O'nun için her türlü biçimin bozulmaya maruz kalması mümkün değildir. Bir dilek yerine getiren değerli taş kişinin isteğine göre birçok şey ortaya çıkarır, ama o taş onun temel doğası degiştirilmeden olduğu gibi kalır."

Rameşvara Mahadeva

Şri Ramacandra Lanka’ya köprü yapıyorken, bir Şiva-Linga (Şiva’nın tanrı formu) yerleştirmiş ve bunu Rameşvara olarak isimlendirmişti. Tüm halk Rameşvara ki jaya "diye bağırarak, Rab Şiva yüceltmeye başladı! Sen Rama'nın Işvara sın: Sen Rama'nın efendisisin." Yarıtanrılar bundan tatmin olmadı ve ilan bir havai ses aracılığıyla," Ramas ca asau isvarah. Rama Tanrı ve Şankara da Tanrı'dır; onlar aynıdır." Bunu duyan Şiva-Linga kırıldı. Rab Şiva lingadan çıktı ve söyle söyledi: “Tümünüz budalasınız; benim tattva (benim kimlik konusundaki kurulan hakikatler) bilmiyorsunuz. Rama benim sevgilim ve Tanrım dır. Bana Rameşvara demelerinin nedeni budur."

Mükemmel Aşk Verilmesi

Gopişvara

Rab Şiva Krişna’ya adanmışlık hizmeti verdiği çeşitli biçimlerde tecelli ettiği Rab Krişna'nın mekanı, Vrindavana’da ebediyen ikamet eder. Gopişvara Mahadeva şekli Rab Krişna’nın arzusu ile kendini göstermişti. Krişna rasa dansını yapmak istediğiniz zaman, O'nun sol tarafında O’nun zevk gücünün şekillenmesi olan Şrimati Radhika ve Gopişvara Mahadeva da O'nun sağ taraftan tecelli. Maddi dünyada Kaşi veya Kaylaş da yaşayan Şiva formu Vrindavana’nın orijinal Sadaşiva’sının kısmi bir tezahürüdür. Rab Şiva’nın yaygın olarak kullanılan diğer ibadet biçimleri Sadaşiva açılımlarıdır. Onlar orijinal değildir. Gopişvara’nın rahmetini elde edilebilmek için ödül; aşkın en yüksek mükemmelliği, yani Vraja-Prema; Pippaleşvara Mahadeva, Bhuteşvara Mahadeva, Rangeşvara Mahadeva vb. gibi kısmi açılımlar tarafından verilmesi olanaksızdır.

Bir Krişna ermişi söyle der:

["Ben Yamuna kıyısında bulunan Gopişvara Mahadeva’ya her gün ibadet ederim. Bu aynı Gopişvara’ya gopiler tarafından derin bağlılık ile ibadet edilmiştir. O onların Nanda Maharaja’nın oğlunu kucaklama şeklinde fevkalade değerli mücevhere ulaşma isteklerini çabucak yerine getirdi. "]

Eski Şri Madana-Mohana tapınak yakınındaki Vrindavana ikamet eden büyük Vaişnava aziz Şirila Sanatana Gosvami, onun tapınağına Şri Gopişvara Mahadeva görmek için her gün giderdi. Bir kere, onun yaşlılık yıllarda, Sanatana Gosvami bir rüya gördü ve rüyasında Gopişvara Mahadeva ona göründü ve talimat verdi: “Şimdi sen yaşlandın. Lütfen beni görmek için bu kadar çok sorunla artık baş etme." Sanatana Gosvami, “Ben gelmeye devam edeceğim. Benim bu alışkanlığı değiştirmem mümkün değil," dedi. Gopişvara Mahadeva bunun üzerine şöyle dedi: "O zaman ben gelip senin ikamet ettiğin yere çok yakın bir yerde konaklıyacak ve Bankhandi olarak tezahür edeceğim," dedi. Ertesi gün, Şri Gopişvara Mahadeva onun orijinal tapınağı ve Şrila Sanatana Gosvami'nın ikametgahı arasında, Bankhandi olarak belirdi. Bunu gören Sanatana Gosvami, transandantal vecit haline boğuldu ve o günden itibaren o Bankhandi Mahadeva’yı her gün ziyaret etti.


Gopişvara Mahadeva

Şrila Sanatana Gosvami nerede olursa olsun sevgilisi Rab Şiva olmadan yaşayamazdı - Vrindavana içinde Gopişvara Mahadeva ve Bankhandi Mahadeva; Kamyavana ormanının içinde de Kameşvara Mahadeva. Govardhana’da onun çok sevgili arkadaşı, Çakreşvara Mahadeva yakın kalacaktı ki Çakreşvara Kral İndra tarafından gönderilen sel tufandan onları korumak için onun üç çatallı zıpkınını bir çakra gibi tutarak Govardhan Tepesini ve Vrajavasilere hizmet ettiği zaman aldığı adıdır.

Bundan önce, Rab Şiva çocukluk eğlencelerine tanık etmesini lütfunu Şri Krişna’dan istemişti. Krişna bir tepe şeklinde Nandagaon kendini yerleştirmesi için ona emretti. Şiva, bu emre uydu ve Nandiçvara Tepesi oldu. O nedenle Nandiçvara olarak tanındı. (Rab Brahma Brahma-parvata, Şrimati Radha’nin doğum yeri Varsana’da ki dağ oldu. Brahma Radha’ya çok yakın olduğundan, o aynı zamanda bizim Guru’muzdur.)
Biz büyük bir Vaişnava ve Guru olarak Rab Şiva onurlandırırız. Ayrı olarak ona ibadet etmeyiz. Gözlemlediğimiz Şiva-Ratri, Rab Şiva görünümünün gündür. Biz onun Şri Krişna ile olan ilişkisiniyle bağlantı olarak yüceltiriz. Şrila Sanatana Gosvami tüm Vaişnava'ların Şiva-çaturdasi (Şiva-Ratri) izlemesi gerektiğinini Hari-bhakti-vilasa yazmıştır. Rab Şiva ki tüm iyi nitelikler onda ikamet eder, kesinlikle bu günün gözetilmesiyle onurlandırılmalıdır.

Biz onu şu dua ile onurlandırırız:

Ey, Vrindavana’nın Kapı-gardiyanı! Oh, Soma! Bütün övgüler sana olsun! Oh, alnı ay ile dekore edilmiş olan! Oh, Sanaka, Sanandana, Sanatana ve Narada başkanlığında bilgeler tarafından ibadet edilmiş olan! Oh, Gopişvara! Şunu arzu ediyorum ki Vrajadhama içinde neşeli meşgaleleri gerçekleştirmek Şri Şri Radha-Madhava’nın nilüfer gibi olan ayakları için üzerime Premayı (İlahi Aşk) bana ihsan et! Ben itaatlerimi sana defalarca sunuyorum.

Şiva’nın Kutsamasıyla

Varanasi Kasi’de yaşayan bir brahmana (Hintli hoca) bir keresinde Rab Şiva’ya şöyle dua etti: "Ben kızıma evlendirmek istiyorum, ama hiç param yok. Bana para ver." Rab Şiva da söyle söyledim: "Vrindavana git ve orada yaşayan Şrila Sanatana Gosvami ile buluş. Ondan kızını evlendirmek için sana zenginlik vermesini isteyebilirsiniz." Brahmana yürüyerek Vrindavana gitti ve Sanatana Gosvami adlı bir kişinin nerede olduğu bulmak için köylülere sordu. Hepsi Sanatana Gosvami’yi tandığından, onun ikamet yerini bu brahmana gösterdiler.

Şrila Sanatana Gosvami Kaliya adlı çok zehirli bir yılanın eski meskeni Kaliya-hrada’da,Yamuna Nehri yakınında, bhajanını yapıyordu. Kaliya-hrada Yamuna yakın olduğunundan çevresi kumla doluydu. Şrila Sanatana Gosvami’nin üstünde sadece bir peştamâl vardı. O, prasadanın (Krişna’nın gıda artıkları) küçük bir miktarı için kapı-kapı dilenmeye gitmekte ve sadece tuzla bir kuru çapattiyi (pide) yemek olarak alacaktı.

Brahmana onun kulübesine geldi ve ona, "Ben Şankara Mahadeva, Rab Şiva’ya gittim ve o da seninle tanışmamı bana söyledi. O kızımın evliliği için bana zenginlik verebileceğini söyledi," dedi. Sanatana Gosvami bu brahmanayı şöyle yanıtladı: “Benim hiç malım yok. Senin de gördüğün gibi ben peştamâlden başka hiçbir şey giyimiyorum.” Sonra “Oh, Şiva yalan söyleyemez! O benim can yoldaşım dır” diye düşündü. Rab Şiva’yı düşünürken, bir zamanlar atıpta unutulmuş olduğu bir mihenk taşını hatırladı. O brahmanaya, "Yamuna’ya git ve kumu kaldır. Orada bir mihenk taşı bulacaksını. Ben nerede olduğunu hatırlamıyorum, ama o kumun içinde bir yerde," dedi.

Brahmana, mücevheri buldup onu demire dokundurdu ve demir altına dönüştü. O, Rab Şiva ona Vrindavana gelmesini söylemiş oldugu için çok ama çok mutlu oldu. "Benim dua onun tarafından yanıtlandı," diye minnettarlıkla düşündü. Eve dönerken para için olan açgözlülüğü arttı ve o, Sanatana Gosvami kumun içinde neden mihenk taşı tutu ki? O taşın kumda hiç bir kullanış değeri yok. Onun hâlâ daha değerli mücevherleri olmalı," diye düşünmeye başladı.

O nedenle geri döndü. Sanatana Gosvami,"Neden geri geldin?" diye sordu. O da, "Ben geldim çünkü senin bundan daha fazla değerli mücevherlerin olduğunu biliyorum," diye cevap verdi. Sanatana Gosvami sonra ona şöyle söyledi: “Git ve mihenk taşını Yamuna nehrine at," dedi. Brahmana, tüm gücüyle söyleneni yaptı. Sonra Sanatana Gosvami “Buraya gel. Buraya gel," dedi. Ona," Hare Krişna Hare Krişna Krişna Krişna Hare Hare, Hare Rama Hare Rama Rama Rama Hare Hare,” mantrasını ona verdi. “Benim dünyevi hiçbir mücevherim yok, ama benim transandantal mücevherim var. Rab Krişna ve Şri Radha mücevheri çok kısa bir sürede sana gelecektir. Burada kal. Kızının evliliği otomatik olarak gerçekleşecektir. Burada kal ve Hare Krişna mantrasını söyle."O brahmana onun talimatını dinledi ve çok yüksek bir aziz oldu.

Srila Bhaktivedanta Narayana Goswami Maharaja

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder